Ne kadar da yakınız ölüme oysa ki hep yaşayacağımızı sanıyoruz.
 
İş yerimden dolayı oldukça riskli bir hayatım var, can güvenliğim olmadan çalışıyorum ve bugün herkesin kahvesini yudumlarken paylaştığı "pazartesii sendromuuuğğğ"  sırasında, bir çalışma arkadaşımın gece nöbetinde ölümden döndüğünü, başına silah dayanıp elektroşok verildiğini öğrendim...
 
Sevdiklerimizin kıymetini her an bilmeliyiz. Eve sağ salim gelip eşimin sevgi dolu bakışlarını bir kez daha gördüğüm için kendimi öyle şanslı hissettim ki, zira o arkadaşımız bugün evine tabutta da gidebilirdi.
 
Kıymet bilmek için hala zamanımız varken yapalım...  ♥ ♥
 
 
Alohaa ben eski bloggerlardan nam-ı diğer kar tanesi :) Seneler önce Ankara'da başlamıştım yazmaya 2012'ymiş baktım da demin, sonra bırakmışım Ağrı'da 2014 kışında... Blog arkadaşlığı bambaşkaymış bunu anladım da geri çekti beni kendine bloğum. Devam edemedim eski bloğuma çok deşifre oldum. Yeni hayatımı eski kişilerden bilmesini istemediklerim var o yüzden yeni sayfa açayım da tertemiz olsun istedim bu kez İzmir'den varım diyorum:) Arada eski yazılarımdan da tat katarım buraya ;)  Buraya bazen kurgu bazen derdimi bazen neşemi yazarım ben, eskiden de öyleydi bi kitap okurum etkilenir paylaşırım, bazen sessizce bir şarkı koyar kaçarım dinleriz. Blogumun vizyonu da misyonu da benim kafamdan geçenler :) Buranın en sevdiğim kısmı da hesap vermemek, dilediğim gibi yazmak :)  
 
Ben benim işte yakında daha net tanırsınız,  o zaman hoş geldiniz :)
 
Bir nisan akşamında akşamüstü esintisi ince telli saçlarımı bir balerin gibi yüzümde ahenkle dans ettirirken elimde son zamanlarda tutkunu olduğum yazarın heyecanla beklediğim son kitabı... güneş ufukta yavaş yavaş güne veda ederken hamağın ipleri yerdeki taze çimleri hareket ettiriyor burnumdan genzime kadar dolan koku bana yeni biçilmiş çimen kokusunu anımsatıyor...  Biri huzur mu dedi? Evet sanırım biliyorum.. Aa bu arada tanışmadık ben Huzur Bir evin şımarık büyüyen bir kızı, babasının prensesi, annesinin en nadide mücevheri, okulun en güzel ve popi kızı, en başarılı öğrencisi.. Hepinizin hayalindeki hayata sahip olan yeryüzüne düşen ilk leydi tanesi...
 
 
Hahah şaka be şaka sıradan bir mahallede yaşayan babası işçi emeklisi olan annesi el işi ürünler yapıp konu komşuya satarak eve katkı sağlayan kendinden başka üç abla ve bir ağabeye sahip olan evin en küçüğü tekne kazıntısı, okulda falanda öyle dersleri çok iyi olmayan, bu zamana kadar sevgilisi olmayan öyle çok dikkat çekmeyen sıradan bir tip.
 
Her şey hayal ürünü olabilir ama adım gerçek. Ben Huzur.
 
Anne babam dört çocuktan sonra geçim sıkıntısına rağmen evimizin huzurlu olabilmesi için bir dua niyetine adımı Huzur koymuş. Hem belki büyüdüğümde beyaz atlı prensime de huzuru verebilmem için de bir duadır kim bilir ? Beyaz atlı olmasa da aslında prens olması da yeter bana o kadar da abartmayalım yani
 
Kıs kıs gülme sesiniz geliyor yalnız duyuyorum.
 
Prens beni seçmeyecekte kimi seçecek acabaa. Hem ben eğlenceli bir tipim Seyfo ve İbo öyle diyor bana. "Sen olmasan bu hayat çekilmez insan senle yaşlanmaz." diyorlar. Sabah kalkar yatağımdan sokaklara bir düşerim gece olur yıldızları da seyreder öyle girerim eve. Annem kızar bana "Kız kısmı bu kadar sokakta kalmaz. Bak büyüdüğünde evde kalacaksın kimseler almaz seni erkek çocuğu gibisin" der haksız da sayılmaz ama leydi gibi de hayat mı geçer be.
 
Ama bir yandan da evde kalma korkusu içimi kemirir zaten hiç sevgilim olmadı ya bundan sonrada o aşk denen güzelliği tadamazsam? Şiirleri su katıp içemezsem, çekemezsem kokusunu içime, dokunamazsam aşkın kadife dokusuna sesine..?
 
 
Neyse ne annem çağırıyor gitmeliyim görüşürüz ;)